İşçinin işverene maliyeti
deyince işverenlerin sigortalılarına prime esas kazançları üzerinden ödedikleri
sigorta primleri, ücretleri, gelir ve damga vergileri, ikramiye, fazla mesai ve
yol parası gibi nakdi ödemeler ile giyim ve yemek yardımı gibi ayni ödemeler
gelmektedir. Bu çalışmada spesifik olarak iş kazalarının işveren üzerindeki
maliyeti sigorta priminin dışındaki bir boyutta incelenmiştir. Bu boyut, iş
kazası olayında kusuru bulunan işverene SGK tarafından uygulanacak rücu
sürecinin işverene yükleyeceği ek maliyet olarak tanımlanabilir. Bu nedenle iş
kazasının tanımı, kapsamı, bildirilmesi, soruşturulması ve iş kazası geçiren
sigortalıya sağlanan haklar ile bağlanan gelirlerin hesaplama usulleri gibi konulara
çalışmada yer verilmemiştir.
5510 sayılı Kanunun 81’inci
madde birinci fıkra (c) bendine göre iş kazalarını da kapsayan kısa vadeli
sigorta kolları prim oranı, prime esas kazancın %2’si olarak belirlenmiş ve bu
oranın tamamının işveren tarafından ödenmesi hükme bağlanmıştır. 2019 yılı için
belirlenmiş prime esas kazancın alt sınırına göre bir hesap yapıldığında bir
sigortalının işverenine kısa vadeli sigorta kolları açısından maliyeti 2.558,40
TL x %2 = 51,17 TL olarak karşımıza çıkmaktadır.
İş kazası bakımından
işveren ve üçüncü kişilerin sorumluluğuna ilişkin uygulamalar 5510 sayılı
Kanunun 21’inci maddesiyle düzenlenmektedir. İlgili maddede “iş kazası, işverenin kastı veya
sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi
sonucu meydana gelmişse, SGK tarafından sigortalıya veya hak sahiplerine 5510
sayılı Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile
bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı,
sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı
olmak üzere, SGK tarafından işverene ödettirilir” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca aynı maddede, işverenin söz konusu iş kazası olayını 5510 sayılı Kanunun
13’üncü maddesinde belirtilen sürelerde SGK’ya bildirmemesi halinde, bildirim
tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik
ödeneğinin SGK tarafından işverenden tahsil edilmesi yönünde de bir hüküm
mevcuttur.
5510 sayılı Kanunun yukarıda
bahsedilen hükümlerinin dışında “peşin sermaye değeri” kavramına değinmenin de
faydalı olacağı düşünülmektedir. Peşin sermaye değeri, 5510 sayılı Kanunun
“Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde, SGK tarafından Kanunun ilgili
maddelerinde belirtilen giderlerin yaş, kesilme ihtimali ve yine SGK tarafından
belirlenecek ıskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarı olarak
tanımlanmıştır. Peşin sermaye değeri, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin
(SSİY) 46’ıncı maddesinde daha detaylı tarif edilmiştir. Buna göre, SGK
tarafından 5510 sayılı Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen giderlerin, yaş,
kesilme veya yeniden bağlanma ya da hak sahipliği nedeniyle sonradan gelir veya
aylık bağlanma ihtimalleri ve yüzde beş ıskonto oranı dikkate alınarak
hesaplanacak tutarı tespit etmek amacıyla peşin sermaye değeri tabloları
hazırlanmaktadır. Hazırlanan tablolar, demografik ve ekonomik değişiklikler
nedeniyle Kurumca gerekli görülen hallerde güncellenebilir. İlk peşin sermaye
değeri, gelir veya aylığın başlangıç tarihinde yürürlükte olan peşin sermaye
değeri tablolarına göre belirlenecektir.
SGK, SSİY’deki güncelleme
hükmüne dayanarak zaman içerisinde değişen ekonomik ve demografik koşullara göre
peşin sermaye değeri tablolarını güncellemiş ve rücu işlemleri için
kullanılacak söz konusu bütün tabloları 2011/58 sayılı Genelgeye eklemiştir.
Buna göre, iş kazası olayı 2008 yılı Ekim aybaşından önce gerçekleşmiş ise
2011/58 sayılı Genelgenin Ek-26’sındaki tablolar, 2008/Ekim ayı başı ile
25/09/2012 tarihleri arası gerçekleşmiş ise Ek-27’deki tablolar, 25/09/2012
tarihinden sonra gerçekleşmiş ise Ek-41’deki tablolar rücuya esas peşin sermaye
değerinin hesabında kullanılacaktır. Bahsi geçen eklerde yer alan tablolar,
kaza geçiren sigortalının cinsiyetine veya kaza geçiren sigortalının ölümü
halinde hak sahibi konumundaki kişi veya kişilere göre (eş, çocuk, ana veya
baba) ayrı ayrı hazırlanmıştır. Söz konusu tablolar yıllık 100 TL’ye göre
hazırlanmıştır. Bu yüzden rücuya esas tutar hesaplanırken önce hangi tablonun
kullanılması gerektiği tespit edilir. Daha sonra tespit edilen tabloda, sürekli
iş göremezlik geliri bağlanan kişinin yaşının yer aldığı satırın yanında yazılı
olan peşin sermaye değeri 100 sayısına bölünür. Ardından elde edilen sonuç söz
konusu kişiye bağlanan gelir ve 12 sayısı ile ayrı ayrı çarpılır. Çıkan sonuç
iş kazası olayında kusuru bulunan işverenin kusur oranıyla çarpılmak suretiyle
söz konusu işverene rücu edilecek tutar nihai olarak elde edilmiş olur.
Çalışmanın bu bölümünde
çeşitli senaryolara göre iş kazası olaylarında kusuru bulunan işverenlere
yönelik açılacak rücu davalarında söz konusu işverenlerin karşılaşabilecekleri
ilave maliyetler mukayeseli olarak gösterilecektir. Örnek olarak, 2019 yılının
Ekim ayında prime esas kazancın alt sınırı üzerinden çalışan 30 yaşındaki bir
erkek sigortalının iş kazası geçirdiği ve bahsi geçen iş kazası olayında SGK
tarafından yapılan tahkikat sonucu söz konusu sigortalıyı çalıştıran işverenin %20
oranında kusurlu bulunduğu, kaza geçiren sigortalının %10 oranında sürekli iş
göremezlik derecesine sahip olduğu varsayılsın (5510 sayılı Kanunun 19’uncu
maddesinin birinci fıkrasına göre, Kurum Sağlık Kurulunca geçirilen iş kazası
sonucu meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında azalmış bulunduğu tespit
edilen sigortalı, sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanabilmektedir). Bu
varsayımlar altında sigortalıya bağlanacak sürekli iş göremezlik geliri 179,09
TL olacaktır. Elde edilen bu tutar bir önceki paragrafta anlatıldığı şekilde
ilgili peşin sermaye değeri tablosunda yerine yazılırsa 40.297,81 TL’lik rücuya
esas tutar tespit edilmiş olur. Bu tutar işveren iş kazası olayında %20
oranında kusurlu olduğundan dolayı %20 ile çarpılır. Bu çarpım sonucu elde
edilen 8.059,56 TL’lik tutar işverenin ödemesi gereken nihai tutardır. 2019
yılında prime esas kazancın alt sınırından çalışan, 5510 sayılı Kanunun 81’inci
maddesinin (ı) bendinde belirtilen 5 puanlık prim teşvikinden yararlanan, bekar
ve çocuksuz bir sigortalının işverene maliyeti ücret, vergi ve tüm sigorta
kollarına ilişkin primler dahil aylık 3.006,12 TL’dir. 8.059,56 TL’lik tutar bu
tutarın yaklaşık 2,7 katına tekabül etmektedir. Başka bir deyişle işverenin
katlanmak zorunda olduğu 8.059,56 TL’lik ilave maliyetle 2,7 ay boyunca ücret,
vergi ve primler dahil bir sigortalı çalıştırılabilir. Aynı örnekte iş kazası
geçiren sigortalının prime esas kazancın 2 katı üzerinden çalıştığı, geçirdiği
iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünü %50 oranında kaybettiği ve işvereninde
iş kazası olayındaki sorumluluğunun %50 olduğu varsayılsın. Bu sefer işverenin
ödemesi gereken rücu tutarı 201.498,04 TL olacaktır. Bu tutar prime esas
kazancın alt sınırından elde edilen aylık 3.006,12 TL’lik sigortalı maliyetinin
yaklaşık 67 katına tekabül etmektedir. Görüldüğü gibi iş kazası olayındaki
parametreler işveren aleyhine ne kadar güçlü ise işverenin ödemesi gereken prim,
ücret ve vergi dışı ilave maliyetlerde o kadar güçlü bir şekilde artmaktadır.
Sonuç olarak işverenlere,
iş kazası olaylarına karşı önlem alırken hukuki sorumluluklarını eksiksiz
olarak yerine getirmeleri ve bu sorumlulukların takibini yaparken daha özenli
olmaları tavsiye edilmektedir. Aksi taktirde bir önceki paragrafta çeşitli
senaryolara göre örneklendirilen ilave maliyetlerle katlanmaları kaçınılmaz
olacaktır. Hesaplanan bu maliyetler iş kazası sonucu kusuru bulunan
işverenlerin rücu sürecine göre SGK’ya karşı olan mali sorumluluklarını
yansıtmaktadır. Bu maliyetler dışında işverenler iş kazası davalarında
sigortalılarında maddi ve manevi tazminat içeren durumlarla da karşı karşıya
kalabilmektedir ki bu durum, bu çalışmada bahsi geçen ilave işveren maliyetleri
dışında değerlendirilmelidir.