Uzaktan Çalışma, 4857 Sayılı İş
Kanunun 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, “İşçinin, işveren tarafından
oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş görme edimini evinde ya da
teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesi esasına dayalı
ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Kanunun 14 üncü maddesinin beşinci fıkrasında ise “Dördüncü fıkraya göre yapılacak iş sözleşmesinde; işin tanımı, yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin hususlar, işveren tarafından sağlanan ekipman ve bunların korunmasına ilişkin yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma şartlarına ilişkin hükümler yer alır.” şeklinde belirtilmiştir.
Kanun maddesinde de tanımlandığı
üzere, işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş görme edimini evinde ya da
teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında yerine getirmesinin mümkün
olduğu durumlarda, fiziki olarak işyerine gelmeden evden veya internet erişimi
olan yerlerden hizmet vermesi halinde, bu şekilde uzaktan çalışma esnasında
meydana gelen kazaların iş kazası olup olmadığının belirlenmesi için Sosyal
Güvenlik Mevzuatı yönünden bu durum değerlendirilmiştir.
Öncelikle, konuya ilişkin olarak Sosyal
Güvenlik Kurumu Hizmet Akdiyle Çalışanlar Daire Başkanlığınca;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde “hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanların
sigortalı sayıldığı ”,
5510 sayılı Kanunun “Tanımlar”
başlıklı 3 üncü maddesinde hizmet akdinin, “6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda
sayılan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesi " olarak
tanımlandığı,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun
393 üncü maddesi ile “hizmet sözleşmesinin, işçinin işverene bağımlı olarak
belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya
yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak değerlendirildiği,
kişinin, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir
işi belli bir zaman içinde görmesi ve bu işin de işveren tarafından kabul
edilmesi halinde hizmet sözleşmesinin kurulmuş sayıldığı”,
4857 sayılı İş Kanununun 8 inci
maddesinde “iş sözleşmesinin, bir tarafın(işçi) bağımlı olarak iş
görmeyi, diğer tarafında (işveren) ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme
olarak tanımladığı, hizmet akdinin unsurlarında iş, ücret, bağımlılık ve zaman
unsurlarının bulunduğu ”,
4857 sayılı Kanunun 2 inci
maddesinde “bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi
çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve
kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi,
işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan
unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denildiği, işverenin
işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı
yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme,
çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim
ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçların da işyerinden sayıldığı, işyerine
bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında
bir bütün olarak değerlendirildiği ”,
Yukarıdaki açıklamalar
çerçevesinde, hizmet akdinin iki taraflı akitlerden olup hizmet akdinin
birbirine taahhütlerle bağlandığından, hizmet akdinde hukuki bağımlılığın şart
olduğu, işçinin işverenin emir ve görüşleri doğrultusunda işverenin gösterdiği
yerde belirli veya belirsiz sürede çalışması ve bunun karşılığında da
işverenden ücret alması gerektiği, gerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda
gerekse 4857 sayılı İş Kanununda zaman ve bağımlılığın hizmet akdinin temel
unsurlarını oluşturduğu,
Bu nedenle, uzaktan çalışma halinde de işçi ile işveren arasında hizmet akdi unsurları oluştuğundan işlerin yürütüldüğü evin de işyerinin bölüm ve eklentisi olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 13 üncü
maddesinde İş kazası;
“a) Sigortalının işyerinde
bulunduğu sırada ,
b) İşveren tarafından
yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, …………….meydana gelen ve sigortalıyı
hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır.” şeklinde
tanımlanmıştır.
Uzaktan çalışma halinde de işin
yürütüldüğü yerin, işyerinin bölüm ve eklentisi olarak değerlendirilerek,
uzaktan çalışma halinde meydana gelen bir kazanın iş kazası olarak
değerlendirilmesi hususunda, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada
gerçekleştiği ancak iş kazası olarak nitelendirilmesi için bunun tek
başına yeterli olmadığını belirtmeliyiz.
Bir olayın İş Kazası olarak
değerlendirilmesinde en önemli kriter, yapılan iş ile kaza arasında uygun
illiyet bağının bulunmasıdır.
4857 Sayılı İş Kanununun 14 üncü
maddesinin altıncı fıkrasında, “Uzaktan
çalışmada işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden
ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. İşveren, uzaktan çalışma
ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş
sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli
eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili
gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.” hükmü yer almaktadır.
Çalışmanın işyeri dışında
yapılması sebebiyle işverenin işçiyi gözetme borcunun uygulanmasında birtakım
güçlükler söz konusudur. İşveren, Borçlar Kanununun 417 nci maddesine ve İş
Kanununun 14 üncü maddesine göre işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin
sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak araç ve gereçleri noksansız
bulundurmakla yükümlüdür.
Dolayısıyla işverenin, uzaktan
çalışmanın niteliği gereği alınması mümkün olmayan önlemlerin dışında kalan tüm
iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alması gerekmektedir. Bu bağlamda işveren
işçiye koruyucu araç gereçleri eksiksiz sağlamalı, iş sağlığı ve güvenliği
konusunda eğitim vermeli, kullanacağı makineler, araçlar ve bunlardan doğabilecek
tehlikeler konusunda işçiyi bilgilendirmelidir.
İşverenin, uzaktan çalışanlar
bakımından alabileceği iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin sınırlılığı
yanında, işçinin alınan önlemlere uyup uymadığının denetlenmesi açısından da
güçlükler bulunmakta, işverenin sürekli ve etkin bir denetim yapması mümkün
olmamaktadır. Aynı güçlükler, resmi iş sağlığı ve güvenliği denetiminin
yapılması bakımından da söz konusudur.
İşverenin alabileceği önlemlerin
sınırlı olması, bir iş kazası ortaya çıktığında işverenin tazminat sorumluluğu
bakımından da etkili olacaktır. Uzaktan çalışan işçi iş kazasına uğradığında
işverenin sorumluluğunun doğması için yukarıda da belirttiğimiz gibi öncelikle
yapılan iş ile kaza arasında uygun illiyet bağı olmalıdır. İşverenin
uzaktan çalışmanın niteliği sebebiyle birtakım önlemleri alamamış olması,
işverenin gerekli koruyucu ekipmanı sağlamasına rağmen bunların kullanımını
denetleme imkanının bulunmaması veya işçinin kazanın ya da hastalığın ortaya
çıkmasındaki ortak kusuru Borçlar Kanununun 52 nci maddesi gereği işverenin
tazminat sorumluluğunu azaltabilecek ya da ortadan kaldırabilecektir.
İşverenin, uzaktan çalışmanın
elverdiği koşullar içinde alabileceği tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini alma borcunun karşısında, işçi de Borçlar Kanununun 417 nci maddesinin 2 nci
fıkrası gereği bu alanda alınan tüm önlemlere uymakla yükümlüdür.
Sosyal Güvenlik Mevzuatı
bakımından değerlendirdiğimizde ise önce sigortalılık statüsünün tespiti önem arz
etmektedir.
5510 sayılı Kanunun 4. Maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde, “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla
işveren tarafından çalıştırılanların kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta
kollarının uygulanması bakımından sigortalı sayılacağı” belirtilmiştir.
Sigortalı sayılmak için gerekli
olan bir diğer unsur ise 5510 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde yer alan
“sigortalı sayılmayanlar” arasında yer almamaktadır. Anılan düzenlemede yer
almayan işlerin sigortalılık statüsünün kazanımı bakımından yeterli olduğu kabul
edilmelidir.
Bu itibarla uzaktan çalışma
şeklinde de işverenin emir ve talimatları ile bağlı olan işçinin 5510
sayılı Kanun bakımından 4/1-(a)
sigortalısı olarak değerlendirilerek, mevzuatta ayrı bir düzenlemeye
gidilmediği sürece bu sigortalıların 4/1-(a) sigorta kolu kapsamındaki
sigortalılara tanınan tüm haklardan ve yükümlülüklerden eşit derecede
yararlanması ve sorumlu olması gerektiği, işverenin de kayıt dışı istihdamın
önlenmesi hususu dikkate alınarak bu şekilde çalıştırdığı sigortalılara karşı
5510 sayılı Kanundan kaynaklanan tüm yükümlülüklere ilişkin sorumluluğunun bulunması
gerektiği kabul edilmelidir.
Tereddüte mucip durumda işyeri
tanımına bağlı iş kazasının tespitine yönelik Yargıtay tarafından verilmiş
halihazırda karar bulunmamakla birlikte iş ile kaza arasında uygun
illiyet bağı bulunması hususunun kazanın iş kazası olarak kabul
edilmesinde kriter olarak dikkate alınması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan hususlar
çerçevesinde esnek çalışma olarak kabul edilen evde, tatilde, başka şehirde,
internet bağlantısı olan diğer yerlerde yapılacak çalışmaların 5510 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sayılması
gerektiği ancak uygulamada yaşanabilecek sıkıntıların aşılabilmesi adına işçinin
görev yapacağı ve görevli sayılacağı yerlerin işyerinde çalışmış gibi kabul
edilecek yer, mekan, şehir ve tarih aralıklarının itibar edilebilir şekilde
kayıt belge ve sözleşmelere yazılmasının uygun olacaktır.